Çok uzun bir ara oldu. İstanbul'a dönüş, iş güç, taşınma, cart curt derken bir şeyler yazmaya fırsat bulamadım. Fırsat bulduğumda da aklıma bir şey gelmedi.
Sınavlar başladığından kelli İzmir'deyim önümüzdeki Salı'ya kadar.. Fırsattan istifade karalayayım dedim. Çok önemli bir şey söyleyecek değilim ama işte, muhabbet olsun.
İş hayatına atıldıktan sonra birçok şeyin farkına vardım. Öğrencilik gibi değil. İlk iş tecrübem değil ama ilk ciddi işim. 2 ay oldu başlayalı. Şunu farkettim; kimse kimsenin babasının oğlu değil. Birisinin önüne geçersen, üstüne çıkarsan, göze batarsan, ayağının kaymasına hazır olman lazım. Herkes böyle değil tabi ama böyle birilerinin olması da sürpriz değil. O yüzden sessiz ve derinden yükseleceksin.
Tespit ettiğim bir şey daha, tümevarıyorum, patronlar işçiden mümkün olduğu kadar az maliyetle çokça yararlanmak istiyorlar. Kar maksimizasyonu tabir ettiğimiz..
İşçi açısından baktığımızda ise, hiçbiri halinden memnun değil. Herkes birilerine saydırıyor. Herkes bir şeylerden şikayetçi. Ama kimsenin tüzük yemiyor. Öyle olunca da biraz riyakar oluyorlar.
Çok kısa zamanda çok fazla sorumluluk yüklendim. İkinci haftadan itibaren iki yıllık adamla aynı şeyleri yapmaya başladım. Artık meşgul bir insanım. Aklıma bir şey gelir de fırsat bulursam yine yazarım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder