Valla, helal olsun...

Ama pek anlayamadım, su birikintisi mi var yoksa su molekülü mü bulmuşlar emin diilim. Su molekülüyse sevinmeye gerek yok. Bi çay demleyemedikten sonra, rakıya ay suyu katıp dünyaya karşı demlenemedikten sonra bi anlamı yok. O kadar su dünyada var zaten.
Ama astronotların orda üs kurmasına imkan tanicakmış bu durum. Bilemiyorum, su muydu yani bütün mesele? Su olsa adamlar tumanlarını çıkarıp duş mu alacaklar sanki. Şımarıklık canım.. Hala aydınlanmamış gibi hissediyorum kendimi. NASA'nın müteakip açıklamalarını merakla bekliyoruz.
Bikaç sene evvel bi muhabir yolumuzu kesti arkadaşla röportaj için. Çok saçma bişey sordu: "Yalan söyler misiniz?". Evet dedim. Daha saçma devam etti: "Mesela nası yalan söylersiniz?"
Bi an önce bitsin gidiim kaygısıyla soru kadar saçma bi cevap verdiğimi hatırlıyorum ama ne dediimden emin diilim.
Düşününce, şimdiye kadar ilişkilerimde çok yalan söyledim. Kendimle ilgili asla yalan söylemem, o ayrı. Zaten o tür ufak bi yalan bile boka sarabilir bi noktadan sonra. Benim söylediğim yalanlar sorgulanmicak şeylerdir. Genelde de ilişkinin salahiyeti için söylemişimdir. Kız tribi 1, dırdır 2. Salahiyetten kastım bunlardan yırtmak aslında. Yakın zamanda vazgeçtim yalan söylemekten. Benle ilgili bi durum diil. Yalan söyleyince bi bok sanıyolar kendilerini. O yüzden. Yukardaki iki maddeyi de artık bildiim yollarla halletmeye karar verdim. Yok yere kıvrılmışım diyorum.
İzmir'in de böyle bi olayı var işte. Düşünmek için çok boş vaktim oluyor.
Bi an önce bitsin gidiim kaygısıyla soru kadar saçma bi cevap verdiğimi hatırlıyorum ama ne dediimden emin diilim.
Düşününce, şimdiye kadar ilişkilerimde çok yalan söyledim. Kendimle ilgili asla yalan söylemem, o ayrı. Zaten o tür ufak bi yalan bile boka sarabilir bi noktadan sonra. Benim söylediğim yalanlar sorgulanmicak şeylerdir. Genelde de ilişkinin salahiyeti için söylemişimdir. Kız tribi 1, dırdır 2. Salahiyetten kastım bunlardan yırtmak aslında. Yakın zamanda vazgeçtim yalan söylemekten. Benle ilgili bi durum diil. Yalan söyleyince bi bok sanıyolar kendilerini. O yüzden. Yukardaki iki maddeyi de artık bildiim yollarla halletmeye karar verdim. Yok yere kıvrılmışım diyorum.
İzmir'in de böyle bi olayı var işte. Düşünmek için çok boş vaktim oluyor.

Peki bu ecnebi kısmısı neden korkar bu günden? Cevabı çok saçma.
Şimdi bunlar 13'ten köpek gibi tırsıyolar zaten. Cuma günlerine ait muhtelif hurafeleri de var. Demişler ki güçlerimizi birleştirelim, Cuma günleri ayın 13'üne geldiğinde altımıza sıçarız.
Adına da paraskavedekatriafobi demişler. Kimse anlamasın diye herhalde.
Ama İngilizler bu korkuyu yenmek için zamanında bi organizasyon yapmış. Cuma günü çatılan bir gemiyi cuma günü denize açacaklarmış. O kadar ki, Jim Friday deyu bi kaptanın altına vermişler makineyi. Sonuç biraz hüsran. Demek ki neymiş, öyle, allaan günüyle inatlaşırsan patlarsın böyle. Akranın mı lan o senin?
Velhasıl, geçmiş 13. cumanız mübarek olsun. Nice hayırlı cumalara.
Ne zamandır dem vurcam vurcam unutuyorum.. O an bulunduğum yerden başka hiçbir şey paylaşmadığım insanların bana kardeşim demesine, ayar olmuyorum da, nası söylim, batıyor..
İlla bi rölativite atfedeceksen birader de (izmirde bilader/bilaer/bilär), o da yersiz ama bari daha samimiyetsiz.
Kadınlarda bu samimiyet kantarının topuzu zaten kaçmış. 10 dakka içinde bi canımlar bi tatlımlar bilmem ne. Bi kadının hemcinsine böylesine bi sevgi tezahüründe bulunması, yüzüne bakmamasından daha tehlikeli. İşin garibi hiçbiri de rahatsızlık belirtmiyo direkt adapte oluyo. O canıysa, öbürü de onun tatlısı. Sonra da maraz doğuyor tabi bi süre sonra. O zaman biri şıllık diğeri kaltak oluyor nazarlarında.
İlla bi rölativite atfedeceksen birader de (izmirde bilader/bilaer/bilär), o da yersiz ama bari daha samimiyetsiz.
Kadınlarda bu samimiyet kantarının topuzu zaten kaçmış. 10 dakka içinde bi canımlar bi tatlımlar bilmem ne. Bi kadının hemcinsine böylesine bi sevgi tezahüründe bulunması, yüzüne bakmamasından daha tehlikeli. İşin garibi hiçbiri de rahatsızlık belirtmiyo direkt adapte oluyo. O canıysa, öbürü de onun tatlısı. Sonra da maraz doğuyor tabi bi süre sonra. O zaman biri şıllık diğeri kaltak oluyor nazarlarında.
Çok uzun bir ara oldu. İstanbul'a dönüş, iş güç, taşınma, cart curt derken bir şeyler yazmaya fırsat bulamadım. Fırsat bulduğumda da aklıma bir şey gelmedi.
Sınavlar başladığından kelli İzmir'deyim önümüzdeki Salı'ya kadar.. Fırsattan istifade karalayayım dedim. Çok önemli bir şey söyleyecek değilim ama işte, muhabbet olsun.
İş hayatına atıldıktan sonra birçok şeyin farkına vardım. Öğrencilik gibi değil. İlk iş tecrübem değil ama ilk ciddi işim. 2 ay oldu başlayalı. Şunu farkettim; kimse kimsenin babasının oğlu değil. Birisinin önüne geçersen, üstüne çıkarsan, göze batarsan, ayağının kaymasına hazır olman lazım. Herkes böyle değil tabi ama böyle birilerinin olması da sürpriz değil. O yüzden sessiz ve derinden yükseleceksin.
Tespit ettiğim bir şey daha, tümevarıyorum, patronlar işçiden mümkün olduğu kadar az maliyetle çokça yararlanmak istiyorlar. Kar maksimizasyonu tabir ettiğimiz..
İşçi açısından baktığımızda ise, hiçbiri halinden memnun değil. Herkes birilerine saydırıyor. Herkes bir şeylerden şikayetçi. Ama kimsenin tüzük yemiyor. Öyle olunca da biraz riyakar oluyorlar.
Çok kısa zamanda çok fazla sorumluluk yüklendim. İkinci haftadan itibaren iki yıllık adamla aynı şeyleri yapmaya başladım. Artık meşgul bir insanım. Aklıma bir şey gelir de fırsat bulursam yine yazarım.
Sınavlar başladığından kelli İzmir'deyim önümüzdeki Salı'ya kadar.. Fırsattan istifade karalayayım dedim. Çok önemli bir şey söyleyecek değilim ama işte, muhabbet olsun.
İş hayatına atıldıktan sonra birçok şeyin farkına vardım. Öğrencilik gibi değil. İlk iş tecrübem değil ama ilk ciddi işim. 2 ay oldu başlayalı. Şunu farkettim; kimse kimsenin babasının oğlu değil. Birisinin önüne geçersen, üstüne çıkarsan, göze batarsan, ayağının kaymasına hazır olman lazım. Herkes böyle değil tabi ama böyle birilerinin olması da sürpriz değil. O yüzden sessiz ve derinden yükseleceksin.
Tespit ettiğim bir şey daha, tümevarıyorum, patronlar işçiden mümkün olduğu kadar az maliyetle çokça yararlanmak istiyorlar. Kar maksimizasyonu tabir ettiğimiz..
İşçi açısından baktığımızda ise, hiçbiri halinden memnun değil. Herkes birilerine saydırıyor. Herkes bir şeylerden şikayetçi. Ama kimsenin tüzük yemiyor. Öyle olunca da biraz riyakar oluyorlar.
Çok kısa zamanda çok fazla sorumluluk yüklendim. İkinci haftadan itibaren iki yıllık adamla aynı şeyleri yapmaya başladım. Artık meşgul bir insanım. Aklıma bir şey gelir de fırsat bulursam yine yazarım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)